25 Haziran 2009 Perşembe

Aslında Ne Oldu

Bu sefer topu koşturan değil, çok koşan kazandı. Ortaokul, lise, üniversite, amatör, profesyonel hiç fark etmez. Ne zaman "bir bilen" size futbol konusunda ahkam kesse hep o meşhur lafı söyler : "Siz koşmayacaksınız, topu koşturacaksınız". Ispanya da zaten yıllardır topu koşturarak, rakibin başını döndürerek maç kazanıyordu. Ispanya'nın toplam pas/olumlu pas oranları Amerika'nın nerdeyse iki katı olmasına rağmen bu sefer olmadı.

Ispanya'da Xavi, Xabi Alonso ve Fabregas'ın yaptığı pas toplamı 265'te 212 iken Amerika'da Donovan, Clark ve Bradley'in yaptığı pas toplamı 103'te 69. Fakat yukardaki tabloda da göreceğiniz gibi bu sefer anahtar maç içinde kat edilen mesafeler. Amerika toplam 110,573 km kat ederken Ispanya 105,590'da kalmış. Ispanya çılgınca pas yaparken Amerika çılgınca koşmuş. Amerika'nın 4 orta sahası Dempsey, Bradley, Donovan ve Clark toplam 45,535 km kat etmişler.

Bu dörtlünün ve diğer oyuncuların sahada bastıkları yerleri gösteren "Isı Haritası" (Players Heat Map) yukardaki rakamları daha net görmenizi sağlayabilir. Isı haritasını görmek için buraya lütfen.

Papaz ve Pilav Yeme Durumu

Topa Sahip Olma Oranı
Ispanya % 54 - Amerika % 44

Takımların Yaptığı Pas
Ispanya 680'de 528 (%78)
Amerika 371'de 203 (%55)

Ispanya'da Xavi'nin Yaptığı Pas - 116'da 89 (% 77)
Amerika'da Bradley + Clark'in Yaptığı Pas - 58'de 41 (% 71)

Atılan Kornerler
Ispanya 17 - Amerika 3

Kaleye Çekilen Şutlar
Ispanya 19 - Amerika 8

Kaleyi Bulan Şutlar
Ispanya 8 - Amerika 2

Maç Sonucu
Ispanya 0 - Amerika 2

24 Haziran 2009 Çarşamba

Maç 35 Yolun Sonuymuş Meğer

35 maçtır kaybetmiyorlardı. Şubat 2007'den beri ikişer kez Ingiltere, Italya, Rusya, Türkiye ; birer kez de Fransa, Almanya, Isveç gibi takımları yendiler. Barcelona-M.United finali gibi Brezilya-Ispanya finalini dört gözle bekleyen herkes dağıldı. "Onlar baskette iyi, futbolda zayıflar" diyen arkadaşlara inat Amerika ezber bozdu. Uzaktaki mahalleden gelip bizim mahallenin hiç dayak yemeyen yakışıklı abisini dövdü. Ispanya'nin bütün karizması çizildi. Yenilmemezlik serisine sıfırdan başlamaları gerekecek...

23 Haziran 2009 Salı

Cam Adam

2007-2008 sezonunda 20 maç, 2008-2009 sezonunda 19 maç oynamış Gökhan Zan. Beşiktaş'ın son 2 sezonda da Avrupa'da uzun soluklu bir serüveni olmadığı için oynanan 34 lig maçına Turkiye Kupasi ve Avrupa'da oynanan ortalama 10 maç eklersek toplam 44 maç yapıyor. Yani "Cam Adam" son 2 sezonda oynanan maçların yarıdan fazlasını kaçırmış. Bir dönem kronik omuz sakatlığı vardı, bir dönem de bel problemi. Bunlara rağmen geçtiğimiz sezonun son 7 maçında da aralıksız olarak forma giydi.

Gökhan Zan her ne kadar son 2 sezon sakatlıklar yuzunden fazla forma giyemese de iyi bir transferdir. Nihayetinde milli takımın (sakat olmadığı zaman) as stoperlerinden biri ve Türk olduğu için Lincoln'ün gönderilmesi durumunda doğacak olan yabancı boşluğunu ofansif anlamda kullanma şansı yaratacak. Emre Aşık, Emre Güngör, Semih Kaya, Murat Akça ve joker Hakan Balta gibi stoperlerle birlikte Gökhan Zan'ın Galatasaray için yararlı bir transfer olduğu kanısındayım.

22 Haziran 2009 Pazartesi

Gürültü Kirliliği

Bir ara Türkiye'de de modaydı bu tip kornalar. Bilinçli taraftarlar sadece rakip hücüm ederken, bilinçsiz taraftarlar ise kimin hücum ettiğine bakmaksızın sürekli çalardı o kornaları. Bizim tribünlerdekiler sprey boya büyüklüğündeki tüp şeklindeydi. Tabi ucunda da sesin yayılmasını sağlayan hunimsi aparatla birlikte. Statlardan sonra da bir süre salonlarda duyduk bu rahatsız sesi. Genelde Efes Pilsen'in Avrupa Kupasi maçlarında rakip hücum ederken çalınırdı. Güney Afrika'daki tribünlere ne zaman geldi bilmiyorum ama Konfederasyon Kupası'ndan sonra bu modanın geçmesi; doğal olarak geçmiyorsa zorla yapılması şart. Nerdeyse bütün maçları televizyonun sesi kısık olarak izlemek zorunda kaldığım başka bir turnuva hatırlamıyorum. Hadi bu Konfederasyon Kupasi neyse ama dünya kupasında ayni rezaleti yaşamayalım bari...