25 Aralık 2009 Cuma

2009'un Takımı



Yılın futbolcusu, yılın bidonu derken uefa.com bu sefer de yılın takımı anketini açtı. Güzel bir arayüz ve görselle seçilen 11'e teknik direktör ve kaptan da ekleniyor. Sağ açıkta Mesut Özil, teknik direktörlerde de Mircea Lucesu adaylar arasında. Ama işleri çok zor, rakip adaylar çok kuvvetli.

Kendi 2009 takımını yaratmak ve oy vermek için buraya tıklayın..

24 Aralık 2009 Perşembe

İlk Yarının Ardından #3

Kasımpaşa : İlk 4 maçta aldığı 4 mağlubiyetin ardından "kurtarıcı" Yılmaz Vural'ı takımın başına getirdiler. 2 haftalık bir alışma sürecinden sonra Yılmaz Vural'ın açık ve cesur oyunu maçlara damgasını vurdu. 9.haftadaki Beşiktaş maçından sonra ilk yarının sonuna dek başka mağlubiyet yaşamayan Kaşımpaşa, maçlarını izleyenlere büyük keyif verdi. Arka arkaya Trabzon ve Fenerbahçe'yi 3'leyerek ilk yarıya bir dönem de olsa damga vurdular. İkinci yarı bu çizgilerini devam ettirip ligde kalma yolunda büyük avantaj sağlamaları bekleniyor.

Manisaspor : Sezonun zayıf halkalarından biri olarak görülüyorlardı kağıt üstünde. İlk yarı boyunca da bu beklentiyi haksız çıkardıklarını söylemek zor. Geçen sezonun yıldızlarından kaptan Sezer'le yaşadıkları problem, kaleci Ufuk'un Galatasaray'a transfer olması gibi sebepler yüzünden takım olgusunu tam olarak kuramadılar. Brezilyalı veya Avrupalı hücum oyuncuları yerine Kanadalı Simpson ile hayat bulan Manisa'da seyirci desteğinin azlığı da önemli bir handikap olarak gözükyor.

Diyarbakırspor : Ilk yarının belki de en olaylı takımıydı. 3.haftadaki Fenerbahçe maçında yaşananlar, sahaya giren seyirciler, oyunculara atılan taşlar ve nihayetinde gelen seyircisiz oynama cezaları. Zor şartlarda çalışmaya alışmış Ziya Doğan ile savaş veren Diyarbakır için bir de ülkedeki politik gerilimin etkisinden söz etmek lazım. Antep deplasmanında yaşanan "PKK DIŞARI" sloganlarından sonra bir sonraki maça çıkmayacaklarını açıklayan yönetimle futbol federasyonu arasında yaşanan sürtüşmeler de hafızalarda. Bütün bu olayların yanında bir de mali sıkıntıların yaşandığı takımda son olarak kaleci Espinoza'nın şehirden kaçtığı haberi eklendi. İkinci yarı işleri çok zor.

Ankaragücü : Sezon başında ünlü golcü Vassell'i 3.000 arabalık bir konvoyla karşılamışlardı. Daha sonra aynı Vassell'i gecenin bir yarısı kaldığı otelden kovdular. Sezon ortasında yapılan yönetim değişikliği ve Ankaraspor'un sahibi Gökçek Ailesi'nin bir asırlık kulüp olan Ankaragücü'ne sahip olması rezaleti. Ankaraspor'daki bütün işe yarar futbolcuların bir günde Ankaragücü'ne transfer olması ve alınan cezalar. İlk yarıdaki tek başarıları Galatasaray'ı 12 dakikada attıkları 3 golle yenmek oldu. Devre arasında 68 yaşındaki veteran Lemerre'i takımın başına getiren Ahmet Gökçek, Hikmet Karaman'a yaptıklarının hesabını bu veya öteki dünyada verecektir.

Sivasspor : Geçen sezonun sonunda Sivas'ın bu sezon ilk 7 maçta 7 mağlubiyet alacağını söyleseler herkes güler geçerdi herhalde. Defansın belkemiği Bilica'yı Fener'e; takımın hücum gücünün % 75'ini oluşturan Mehmet Yıldız'ı sakatlığa veren Sivas'ta ilk galibiyet 8.haftada, Bülent Uygun'un istifasını açıkladığı hafta geldi. Bülent Uygun'un yerine lejyoner Muhsin Ertuğral'ı getiren Sivas, kalan 9 maçta biri hükmen olmak üzere 4 galibiyet, 4 mağlubiyet ve 1 beraberlik aldı. İkinci yarıda Mehmet Yıldız'ın dönmesi avantaj olarak gözükse de ağır kış şartlarında oynayacak olmaları işlerini zorlaştıracaktır.

Denizlispor : Hakkında yazı yazılması en zor takım. 17 maçta sadece hükmen Ankaraspor galibiyetleri var. Yani pratikte oynadıkları 16 maçtan hiçbirinde galibiyet alamamışlar. 4 beraberlik ve 12 mağlubiyet. Yine bu 16 maçta atabildikleri gol sayısı 8. Yani her iki maçtan birinde sadece 1 gol atabilmişler. Geçen senenin etkili forvet oyuncuları Angelov ve Roberts bu sene de takımdalar ama demek ki yanlış olan bir şeyler var. Ankaraspor'dan sonra küme düşecek ikinci takım olacaklar gibi.

Ankaraspor : ???

22 Aralık 2009 Salı

İlk Yarının Ardından #2

Trabzonspor : Sezona Hugo Broos ile kötü bir başlangıç yapan Trabzon'da fatura 3 hafta önce Belçikalı'ya kesildi. Sylva, Egemen, Song ve Gökhan Ünal gibi oyuncuların kadro dışı kalmasından sonra yıllardır tüm Trabzon halkının dilindeki hoca olan Şenol Güneş'in gelmesiyle hava biraz değişti. Yönetim tarafında 3 hafta önce kadro dışı bırakılan Song'un yine aynı yönetim tarafından Şenol Güneş geldiği zaman takıma kaptan yapılması da sadece Trabzon'da görülebilecek olaylardandır. Sezon başında herkesin umut bağladığı Yattara'nın bir türlü geçmeyen sakatlığı ve forvetlerin (özellikle Umut Bulut'un) haddinden fazla gol kaçırması bu kadar çok puan kaybının sebeplerinden yalnızca ikisi. İçerde oynadıkları 9 maçta sadece 4 galibiyet ve 2 beraberlik alması taraftarın her geçen maç daha da sabırsız davranmasına sebep oluyor.

Gençlerbirliği : Eskinin kariyerli futbolcularından Thomas Doll ile sezona beklenenden iyi başladılar ve ilk mağlubiyetlerini 8.haftada Fenerbahçe'den aldılar. Orta sahayı Mustafa Pektemek ve Harbuzi ile kurup forvette Kahe ile sonuca giden Gençler, çoğu zaman dirençli ve açık futbolu ile alkış aldı. İlk yarının son maçında 10 dakika içinde kaçan 4 net gol pozisyonundan yararlanıp Galatasaray'ı yenebilselerdi; Trabzon'un da üstünde olacaklardı.

I.B.B : Her sezon olduğu gibi, bu sezon da istikrarsızlık abidesi bir takım oldu I.B.B. Sezona başlamadan önce Erman Kılıç'ı Sivas'a, Tjikuzu'yu ise Trabzon'a kaptırarak biraz güçten düştüler. Kimsenin sevmediği olimpiyat stadında maçlarını 300 kişiye oynadıkları için genelde deplasmanlarda daha başarılı oldular. 5.haftada Trabzon'dan, 10.haftadaysa Bursa'dan 6 gol yiyerek enteresan bir istatistiğe imza attılar. Bunun dışında kalan 14 maçta sadece 13 gol yemeleri aslında iyi bir defansları olduğunun göstergesi.

Eskişehirspor : Ümit Karan, Mehmet Yılmaz, Youla ve Burak Yılmaz gibi 4 tane ligin etkili golcüsünü kadrosunda barındıran Eskişehir'de sakatlık bütün planları bozdu. İlk 7 haftada mağkubiyet yüzü görmeyen takıma ilk yenilgiyi 8.haftada Kayseri yaşattı. Etkili ve genelde maç sonuna kadar destekleyen taraftarına karşın içerdeki maçlarda beklenen seriyi yakalayamadılar. Ümit Karan ve Mehmet Yılmaz'ın sakatlıklarına bir de son haftadaki Diyabakır maçından sonra Youla'nın şehirden kaçışının eklenmesi Rıza Hoca'nın ikinci yarıya yönelik planlarında biraz sıkıntı yaratabilir.

Antalyaspor : Şifo Mehmet ile istikrarı yakalama peşinde olan Antalya, hemen hemen geçen sezonki gibi bir grafik çizdi ilk yarıda. Kötü durumdaki Galatasaray'a dahi evinde 2-0'dan 3-2 maçı vererek Antalya'nın korkulan bir deplasman olmadığını gösterdiler. Geçen seneki golcüler Ali Zitouni ve Djehua'ya bir de Necati Ateş'i ekleyip 16 maçta 21 gol attılar. Yalnızca 3 beraberlik alıp 7 mağlubiyetlerinin olması berabere giden maçlarda skoru korumak için pek de çaba göstermediklerinin bir göstergesi.

Gaziantepspor : Sezon başında Tabata ve Ismail Köybaşı'yı Beşiktaş'a yüklü bonservislerle satıp; Bekir İrtegün'ü Fenerbahçe'ye bedavaya kaptıran Antep, 3 tane Brezilyalı futbolcusu ise ilk yarı boyunca skor üretmeye çalıştı. Geçtiğmiz sezonlarda korkulan bir deplasman olan Gaziantep şehri, ilk yarının ilk maçında Galatasaray'a 3 puan hediye ederken, Fenerbahçe'ye son dakika füzesi ile ilk mağlubiyetini tattırdı. İlk yarının sonu itibariyle üst sıraları zorlaması zor gözüken ekibin ikinci yarı ne kadar etkili olacağı merak konusu.

21 Aralık 2009 Pazartesi

İlk Yarının Ardından #1

Fenerbahçe : Kesinlikle sadece ilk yarıyı lider bitirdiği için değil, böyle bir fikstüre rağmen ilk yarıyı lider bitirdiği için ilk yarının en başarılı takımı. 8'de 8 yaparak tarihi bir başlangıç yapan Fenerbahçe'de zaman zaman kilit oyuncuların yokluğu, özellikle deplasmanlarda büyük sıkıntı yarattı. Defansta Lugano, orta sahada Emre ve hücumda Alex'in olmadığı maçlarda çok zorlanan takım büyük çoğunlukla puan kayıplarını bu oyuncuların olmadığı maçlarda yaşadı. İçerdeki Galatasaray galibiyeti kağıt üzerinde 3 puan kazandırmış gibi gözükse de cezalı oyuncular ve seyircisiz Kasımpaşa maçı hep Galatasaray maçının hediyeleriydi. Ligin aksine mağlubiyetle başladığı UEFA Ligi'ni arka arkaya 5 galibiyet ile 15 puanla kapatan Fenerbahçe şu an itibariyle hedeflerini tutturan nadir takımlardan bir tanesi.

Galatasaray : Diğer tüm takımların aksine sezona çok erken başlayan takımda ilk yarının ortasında gözle görülür bir form düşüklüğü yaşandı. 16 Temmuz'daki ilk resmi maçla beraber tam 30 maç yaptı Galatasaray. Lige 6'da 6 ile başlayıp ilk yarıdaki lig maçlarında Eskişehir, Manisa ve I.B.B gibi içerde beklenmedik puanlar kaybetti. Kadıköy'deki maçta 3 puanın yanında Baros'u da kaybedince atılan gol sayısında bariz bir azalma yaşandı. Takımın performansıyla doğru orantılı olarak lige çok formda giren Arda'nın lk yarının ortasında durgunluk dönemine girmesi de puan kayıplarının gelmesinde etkili oldu. Fenerbahçe gibi UEFA Ligi'ndeki grubunu da lider tamamlayarak ikinci yarıyı beklemeye başladı.

Bursaspor : 17 maçta aldığı 11 galibiyetle ilk yarıyı 3.sırada bitiren Bursa, istikrarın meyvesini yiyor. Ertuğrul Sağlam yönetiminde takım içinde birçok şeyi oturtan ekibe taraftarın da etkisi çok fazla. Tam bir futbol şehri olan Bursa'da deplasman takımlarına kabuslar yaşattılar. İçerde kayettikleri Fenerbahçe maçı dışında beklenmedik bir puan kayıpları olmadı. Son olarak muhteşem bir mücadele sonunda Beşiktaş'ı İnönü'de devirdiler ve ligi 3.sırada tamamlamayı başardılar.

Kayserispor : Geçen seneki katı defansından genç Eren Güngör'ü çağın popüler sakatlığı ön çapraz bağ kopmasına kurban vermesine rağmen 17 maçta 13 gol yiyerek ligin Beşiktaş'tan sonra en az gol yiyen takımı oldu. Galatasaray ve Beşiktaş'ta dahi olmayan kalitede bir stadı büyük maçlar dışında dolduramayan Kayseri halkının hayal kırıklığı yarattığı ilk yarıda; içerde oynadıkları son maçı kaybederek ilk yarı liderliğini ellerinin tersiyle ittiler. Halbuki daha 2 hafta önce kaliteli bir mücadele sonucunda Bursa'yı 3-0 mağlup ederken son haftaki gerginliğin %10'u dahi yoktu üstlerinde. Mart ayına kadar içerdeki maçlarını ağır şartlarda oynayacak olmaları önemli bir dezavantaj.

Beşiktaş : Çok kötü başladığı ilk yarının 6.haftasında çıkışa geçmeye başladı ama yine başladığı gibi bitirdi Beşiktaş. Fenerbahçe ve Galatasaray'ın aksine kısıtlı bir kadroları vardı fakat sakatlık kabusu bir türlü rahat bırakmadı. Delgado ile başlayan furya Holosko ile devam edip kalecilerle son buldu. Son olarak Bursa maçında 3.kaleci Korcan'ın kaleye geçmesi Beşiktaş'ın sakatlıklardan ne denli muzdarip olduğunun göstergesidir. Bunun yanında koca bir ilk yarıda ligde sadece 1 gol atan Nobre, formsuzluğu zirve yapan Nihat ve Denizli'den veto yiyen Tabata'nın tarihlerinin en kötü dönemlerini yaşaması da Beşiktaş'ın durumuna tuz biber ekti. Şampiyonlar Ligi'nden de elenen takımda ikinci yarı sadece lige ve Ziraat Kupası'na konsantre olmak rakiplere göre avantaj sayılabilir.

Ofsayt Mi Anne ?

- Evet kızım, ofsayt...