15 Mayıs 2010 Cumartesi

Türk Defanslar

Milli takımın ne kadar gerekli olduğu tartışılacak olan Amerika kampı kadrosu sonunda açıklandı. Fatih Terim'le kavgalı olan Ibrahim Toraman'ın yanı sıra Ozan Ipek, Volkan Şen, Mehmet Topuz, Selçuk Şahin ve Turgay Bahadır gibi yeni isimler de var.

Enteresan olan, biri juibile jesti olmak üzere toplam 6 tane defans oyuncusunun Galatasaray'dan olması. Rijkaard tarafından adeta üstü çizilen Servet ve Gökhan Zan'ın milli takıma seçilmesi biraz garip. Bu sene 10 maçtan fazla oynamayan Gökhan Zan'ın yerine Bursa'nın ve Trabzon'un başarılı stoperleri Ömer ve/veya Egemen rahatlıkla tercih edilebilirdi.

İkinci bir ilginç durum da ligde şampiyonluğa koşan ve son 9 lig maçında gol yemeyen Fenerbahçe'den bir tane bile defans oyuncusunun milli takıma seçilmemesi. Gökhan Gönül ameliyat olacağı için, Lugano ve Bilica da Türk olmadığı için haliye milli takımda yer bulamadı.

Fenerbahçe, Bursa ve Beşiktaş'ın sezon boyunca yanyana oynayan stoperleriyle (Lugano-Bilica, Ömer-Zapo, Sivok-Ferrari) Galatasaray'ın sürekli değişen ikilileri arasındaki kıyaslama ise başka bir yazı konusu...

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Neyin Korkusu ?

Görevde olduğu sürece birbirinden spektaküler işlere imza atan Beşiktaş yönetimi son bombayı dün patlattı. Yıllardır oynadı mı, oynayacak mı, beklenen patlamayı yapacak mı, bir sene kiralık verilip tecrübe mi kazansa, Hakan Şükür'den sonra A milli takımın pivot forveti olur mu gibi onlarca soruyu içinde barındıran Batuhan Karadeniz'i Eskişehir'e sattılar.

Batuhan'ın bu seneki oynadığı (daha doğrusu oynamadığı) maç sayısına bakarsanız zaten satılmasının anormal bir şey olmadığı görülüyor. Sezon boyunca Mustafa Denizli'nin nerdeyse hiç tercih etmediği Batuhan, A takımla sadece M.United maçının son 10 dakikasında oynayabildi. Bunun dışnda A2 takımla ise sadece 7 maç oynamış. Bütün bunların yanında, Istanbul'da mukim her genç futbolcunu için en büyük tehlike olan gece hayatı ve şımarıklık ikilisiyle yakın dost olan Batuhan'ın beklenen patlamayı içe doğru yapması zaten kaçınılmazdı.

Yukarıdaki bilgiler ışığında Batuhan'ın başka bir takıma gönderilmesi normal gözüküyor ama anormal olan Beşiktaş'ın Batuhan'ı satarken sözleşmeye koyduğu madde. Eğer Batuhan, Eskişehir'den Galatasaray veya Fenerbahçe'ye transfer olursa Beşiktaş'a 5 milyon euro ödenmesi gerekiyor. Eğer Batuhan'ın hala patlama yapacağını düşünüyorsan o zaman adamı satmaz, bir kez daha kiralık verirsin. Yok, bu oyuncudan artık hayır gelmez diye düşünüyosan da kayıtsız şartsız satarsın. Rakiplerim benden yetişen oyuncuyu alıp başarılı olmasın diye sözleşmeye 5 milyon euro'luk madde ekletmekse tam Beşiktaş yönetimine göre bir hareket.

Bir zamanların modası olan "hülle yoluyla transfer" yönetimini hatırlıyor insan ister istemez. Galatasaray veya Fenerbahçe'den bir tanesi Batuhan'ı almak isteyip, önce başka bir takıma transfer edip, sonra da o takımdan kendi takımına transfer ederse ne olacak ? Olan yine internet aleminde geyiklere konu olacak Beşiktaş yönetimine olacak...

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Beklenen Zaferler

Tüm liglerde yavaş yavaş perdeler inerken şampiyonlar da haliyle bir bir belli olmaya başladı. Almanya'da B.Munih'ten sonra Ingiltere'de Chelsea kupayı götürdü. Aynı anda başlayan M.United maçından zerre kadar etkilenmeden kendi oyunlarını sahaya yansıttılar. 32'de Lampard'ı kaleye 5 metre kala indirip hem takımını 10 kişi bırakan hem de Chelsea'nin farka koşmasını sağlayan Caldwell kutlamaların erken başlattı. Gol krallığına koşan Drogba'ya o penaltıyı attırmayan Lampard bugun bazılarınca eleştirilmiyorsa bu Drogba'nın aç kurt gibi gol atmak istemesindendir. Attığı ilk goldeki mucadele ve çaba takdire şayandı. M.United da 4 tane attı ama boşa gitti ne yazık ki. Artık evlerinde Chelsea'ye kaybettikleri maçı hatırlayıp dururlar.

Ispanya'da ise 10 kişilik Sevilla karşısında 3-0 öne geçen Barcelona tam kutlamalara erken başlıyordu ki durum bir anda 3-2'ye geldi. Pique'nin Kanoute'yi iki eliyle ittiği pozisyonda penaltıyı çalamayan hakem muhtemelen bu sene de kupanın Katalonya'ya gitmesine sebep oldu. Haftaya Nou Camp'ta Valladolid'le kapanışı yapacak olan Barcelona büyük ihtimalle 4-5 farklı bir galibiyetle kupayı kaldıracaktır.

Italya'da Inter az daha şampiyonluğunu son haftayı beklemeden ilan ediyordu ama Roma'da kaptan Totti'nin sayesinde geri dönen Roma bir hafta daha kovalamayı tercih etti. 4 gün önce kupa finalinde Balotelli'nin canına kast eden Totti'ye kupada 4 maç oynamama cezası verilmesi ise enteresan. Demek ki orda kupada görülen kırmızı kartlar bir sonraki resmi maça değil de sadece gelecekteki kupa maçlarına tesir ediyor.

Türkiye'de ise Fenerbahçe Ankara deplasmanından güle oynaya döndü. Bilica-Lugano ikilisinin arasında Ilhan Parlak gibi yırtıcı(!) bir oyuncuyu tek forvet olarak oynatmayı tercih eden Roger Lemerre, Vassel ve Murat Duruer'i oyuna almak için 70 dakika bekledi. Bursa'nın 3 puanı oynamadan kazanması, matematiksel olarak şampiyonun ilan edilmesini engelledi. Son hafta evinde Trabzon'u misafir edecek Fenerbahçe hem şampiyon olur hem de kupanın intikamını alır...