6 Kasım 2009 Cuma

Gazozuna

Fenerbahçe için sanki Galatasaray ve bazı kritik Avrupa maçları dışında kalan maçların hepsi gazozuna oynanıyor. Bir hafta önce Galatasaray maçında olan motivasyon, ne geçtiğimiz Pazar günü Kayseri'de, ne de dün akşam Kadıköy'de vardı.

Guiza ve Semih'in yokluğunda devşirme forvet Kazım ile başlayan Fenerbahçe'de oynanan futbol maçın genelinde vasatı aşmadı. Tabi bunda rakibin güçsüzlüğü ve Fenerbahçe'nin biraz kendini sıksa 20 dakikada maçı koparma yetisi olmasının da etkisi vardı. Sakatlıktan çıkan Alex'in fazla mücadele etmeden, sadece akıllı paslar vererek oynaması, Andre Santos'un gol dışında ortalarda gözükmemesi, Mehmet Topuz'un bir kez daha entersan bir şekilde 90 dakika sahada kalması, Fenerbahçe tribünlerinin maçın son yarım saatinde Beşiktaş'a küfür etmeleri ve maç öncesi stat hoparlöründen Ercan Saatçi'nin "Sayenizde" şarkısının çalınması dün geceden akılda kalanlar.

Oyuna girerken dahi tribünleri ayaklandırıp heyecanlandıran Özer'in ne zaman ilk onbirde kendine yer bulacağı henüz bilinmiyor. Kazım'dan forvet yaratan Daum, Özer'den sağ açık yapıp Mehmet Topuz'un yerine kadroya koyması yararlı olabilir.

Kader mi Tesadüf mü ?

Pazar günü oynanan Sivas maçı, Galatasaray'ın 12 Eylül'de Ali Sami Yen'de oynanan Beşiktaş maçından beri ilk defa gol yemeden bitirdiği bir maç olmuştu. Elano ve Keita'nın yokluğunda Barış Özbek ile orta sahayı gerçek anlamda üçleyen Rijkaard, dün akşam da kazanan takımı bozmadı. 3 gün sonra oynanacak olan Diyarbakır maçında oynamayacak olan Keita ve Elano'yu sahaya sürüp oynayacakları dinlendirmesini bekliyordu herkes ama Rijkaard direkt Diyarbakır maçı kadrosu ile çıktı sahaya.

Mehmet Topal-Mustafa Sarp-Barış Özbek üçlüsü ile ikinci maçında da gol yemedi Galatasaray. Top rakipteyken inanılmaz yararlı ama top ayağındayken saatli bomba kıvamında oynayan Barış Özbek'in gelişi işe 2.maçı da gol yemeden bitirmek tesadüf olmasa gerek. Sistemden şaşmadan, orta saha üçlüsünün biraz daha savaşçı olmasını sağlamak, Fenerbahçe maçının verdiği derslerden biri olsa gerek...

4 Kasım 2009 Çarşamba

Tutmayın Beni !!!

Yıldırım Demirören'in alayına isyanı... Sakinleştirmek isteyenler Mahmut Özgener, Ihsan Kalkavan ve Ferit Şahenk...





Yeter

Kime yeter demek lazım bilmiyorum. Her maç farklı bir kadro çıkaran Denizli'ye mi, yersiz transferler yapan Demirören'e mi, her kritik maç öncesi sakatlanan Rüştü'ye mi yoksa "Kartal Gol Gol Gol" ve "Yıldırım Demirören Yeter" tezahüratından başka bir şey söylemeyen Beşiktaş taraftarına mı ?

Daha maç başlamadan gidişat belli olmuştu aslında. Zaten kısıtlı bir kadro ile devam eden Beşiktaş'ta Rüştü, Toraman, Ernst sakat; Tello, Yusuf, Ibrahim Kaş yedek. Maç boyunca 3 gol yemesine rağmen ayakta kalan isimler sadece Sivok Ferrari ikilisi ve şutlarıyla rakibi zorlayan Fink oldu. Gol bulması gereken, evinde oynayan Beşiktaş idi fakat 30.dakikaya kadar (hem de 14.dakikada 1.golü yemesine rağmen) 3 pas yapamadılar. Wolfsburg idmanda çalıştığı bütün hücum varyasyonlarını denedi İnönü'de. Sadece 30 ve 40.dakikalar arasında biraz hareketlenebildi Beşiktaş ama o arada da golü bulamadı. İkinci yarı biraz da göze hoş gelen futbol oynadılar ama biri Hakan'ın hatası, biri de ofsaytten iki gol yiyerek maçı tamamladılar.

Grubun diğer maçında M.United'ın son dakikada mağlubiyetten kurtulup 2.tura çıkmayı garantilemesi de rahatlatmayacak Beşiktaş'ı. Gruptan lider olarak çıkmak bir yana, dün akşamki CSKA rezaletini bir daha yaşamak istemeyecek M.United ve Beşiktaş karşısında tam kadro ve motivasyonla çıkacak. Zaten kolu kanadı kırık olan Beşiktaş, bir de Sivok'tan yoksun olarak gidecek Old Trafford'a. Değil 1 puan, su bile vermezler Beşiktaş'a...

2 Kasım 2009 Pazartesi

Alex de Souza

...
Sen yoksan herşey eksik
Sen varsan herşey tamam
Neyim varsa alıp götürsünler benden
Paylaşmaya hazırım inan
Yalnız seni paylaşamam
...

(Fenerbahçe taraftarlarının ağzından düşmeyen şarkı)

Yaraları Sarmak # 2

Bir hafta önceki Fenerbahçe maçından mı yoksa 8 derece hava ve sağanak yağmur yüzünden mi bilinmez, Ali Sami Yen tribünleri bu sene ilk defa boştu. Kapali tribünde boydan boya Ercan Saatçi pankartları, sporcu tribününde Elano, Baros, Keita gibi isimler, sahada rakip olarak bu senenin serbest düşüş şampiyonu Sivas. Bülent Uygun'dan sonra gelen Muhsin Ertuğral da henüz istediklerini yaptıramıyor takımına. Zira 90 dakikayı ofsayt diye kesilen bir atağın dışında 0 pozisyonla tamamlamak başka bir şeyle açıklanamaz.

Keita ve Elano'nun yokluğunda kadroda yer bulan Barış'ın savaşan kimliği ile diğer maçlara nazaran daha sert bir orta sahası vardı Galatasaray'ın. Bugüne kadar topsuz oyunda çok başarılı olup top ayağına geldiği zaman saç baş yolduran Barış, biraz bilerek biraz da bilmeyerek yaptığı asistle dün gecenin kahramanlarından biri olmayı başardı. 1-0 mağlupken bile zaman geçirip, ilk yarıyı böyle kapatmak isteyen Petkoviç'e hemşerisi Kewell tarafından kesilen ceza da mermi niteliğindeydi.

Arda kaçırdığı pozisyonlardan birini atsa, muhtemelen sevinmek yerine taraftarlardan bir önceki maç için özür dileyip gönül alacaktı ama olmadı. 85.dakikada oyundan çıkarken tüm stadın bir kez daha onu ayakta alkışlaması zaten taraftarın Arda'yı çoktan affettiğini gösteriyordu.

1 Kasım 2009 Pazar

Nereye Kadar Uçabilirim Havada ?

Muhakkak ki her teknik direktörün işi zordur. Takımı ne olursa olsun türlü türlü problemi vardır hocaların. Ama en zoru galiba Mustafa Denizli'nin işi. Her maça farklı bir kadro ile çıkmak gerçekten çok zor. Sakat, cezalı oyuncular bir yana, sağlam oyuncuları da dinlendirmek adına kadroya almıyor Denizli. Eskişehir maçında golü atan Ekrem, Bobo, Ibrahim Kaş, Ibrahim Üzülmez ve Tabata gibi isimler yine Denizli'nin rotasyonuna kurban gittiler.

Hükmen 3-0 kazanılan Ankaraspor maçını saymazsak 5.galibiyetini aldı Beşiktaş. Bu 5 maçta sadece Antalya'yı 2 farkla geçip, Denizli, Kasımpaşa, Eskişehir ve Ankaragücü'nü 1 farkla yenebildi. Ideal kadrosunda dörtlü göbeği (iki stoper + iki ön libero) Sivok,Ferrari,Ernst ve Fink gibi 4 tane yabancı oyuncu ile oluşturan Denizli takımın gol sorununu hala çözemedi. Geçen hafta 45 metrelik bir kafa pası ve kalecinin ıskasıyla gelen Ekrem'in golü; dün akşamsa Ismail Köybaşı'nın 30 metreden vurup defanstan sekip gol olan şutu. Puan tablosunda 11 maçta 11 gol atmış gözüküyor Beşiktaş ama Ankaraspor maçını çıkardığımız zaman gerçek sayının 10 maçta atılan 8 gol olduğunu anlıyoruz. Bunun yanında 10 maçta yenilen 6 gol gayet başarılı ama gol atmakta bu kadar zorlanan bir takımın nereye kadar 1 farklı galibiyetler alabileceği soru işareti.