22 Nisan 2010 Perşembe

Takımdan Ayrı Düz Koşu

26 Nisan Pazartesi'ye kadar takımdan ayrı düz koşu...

21 Nisan 2010 Çarşamba

Maç Saati

Bir kez daha Fenerbahçe yönetimi ile Daum'un ters köşelere yattığı bir konu oldu bu haftanın maç saatleri. Daum, Beşiktaş maçının ertesinde yaptığı açıklamalarda bu haftanın maç saatlerinin aynı olmamasını normal karşılamış, genelde son 3 hafta maçlar aynı saatte başlar demişti. Hatta Yılmaz Vural vari bir açıklama daha yapıp "gecenin 3'ünde de oynasak Kasımpaşa'yı yenmek zorundayız" demişti.

Fakat Fenerbahçe yönetiminin Daum'dan farklı düşündüğü dün akşam ortaya çıktı. Aziz Yıldırım imzalı bir yazıyla federasyona başvuran yönetim Pazar günkü Kasımpaşa-Fenerbahçe ve Galatasaray-Bursa maçlarının aynı saatte başlamasını rica etti.

Fenerbahçe'nin maçının erken veya geç olmasının bir önemi yok zira Fenerbahçe liderin takipçisi olduğu için mutlak kazanmak zorunda. Yani Galatasaray-Bursa maçının sonucu Fenerbahçe'nin oyun planını etkileyemez. Bu demektir ki Fenerbahçe yönetimini düşündüren Fenerbahçe-Kasımpaşa maçının sonucuna göre Galatasaray-Bursa maçının taktiklerinin değişebileceği. Yani Fenerbahçe'nin 3 puan alması durumunda Galatasaray'ın Bursa'ya maçı vereceğini düşünüyorlar. Ya da eğer Fenerbahçe puan kaybederse Galatasaray'ın maça asılıp Bursa'yı yenmek için saldıracağını.

Şampiyonlar Ligi'ne gitmenin en az şampiyon olmak kadar önemli olduğunu kimse düşünmüyor sanırım. Ayrıca hala matematiksel olarak şampiyonluk şansının sürdüğü bir durumda (2006 yılında Denizli'den gelen sonuçla nasıl son anda şampiyon olunduğu hala akıllardayken) bu tip açıklamar yapılması bana biraz gündem değiştirme çabaları gibi geldi...

19 Nisan 2010 Pazartesi

Alex, Denizli, Bilica...

Zaten sezon başından beri üretken bir kadrosu olmayan Beşiktaş, bir de takımın yarıya yakınını sakatlıktan dolayı kaybetmiş. Beraberligin dahi Beşiktaş'a yaramayacağı bir durumda Denizli 6 yabancı hakkının 4'ünü Ferrari-Sivok-Ernst ve Fink'ten yana kullanınca geriye Bobo-Tello-Holosko 3'lüsünden 2'si kaliyordu. Haklı olarak tek forvet Bobo ve çakma 10 numara Tello'nun oynaması zaruri olunca kenarda bekleyen Holosko oldu.

Fenerbahçe defansı maçın büyük bölümünde kalesinden 30-35 metre uzaklıkta çizgi savunma yaptı. Böyle olunca da hem Bobo hem Tello sık sık ofsayte düştüler. Zaten 2.dakikada Alex'le golü bulan Daum, kontrollü oyuna dönüp nasıl olsa bir gol daha atıp maçı koparırım düşüncesindeydi ama yine Guiza'yı hesap edemedi. Kaçırdığı goller dışında topsuz oyunda da hiç olmayan Guiza, çıkmasına 2-3 dakika kala sarıyı da görüyordu ki hakemin nefesi yetmedi.

Kaçan penaltı dışında bir tane bile düzgün gol pozisyonu bulamayan Beşiktaş'ta Denizli'nin kenardaki Holosko'yu bir türlü oyuna almaması anlaşılır gibi değildi. Hem penaltı olan pozisyonu hem de Lugano'nun bence penaltı olan pozisyonu defansın arasına atılan toplardan geldi. Ama Denizli kulübede adeta kilitlenerek maçı çevirecek, en azından çevirmeye yeltenecek bir hamle yapamadı. Her Pazartesi günü Ümraniye'de gazetecilerle sohbet toplantısı yapıp ligin geleceği hakkında kehanetlerde bulunmak en kolayı galiba.

Maçın hakemi son derece tutarsızdı. Sarı ve kırmızı kartları pozisyon olduktan 5 saniye sonra vermesi tribünden etkilendiğini gösteriyordu bence. Lugano'nun yerdeyken elle kestiği pozisyonu gördü (3 metre mesafedeydi) ama çal(a)madı. Bilica'nın penaltı noktasına yaptıklarını görmemesi doğaldı zira o sırada itiraz eden diğer Fenerbahçeli futbolculardan kurtulmaya çalışıyordu. Ama 2 yan hakem ve 4.hakemin Bilica'nın yaptığı saçmalığı görmemesi veya müdahele etmemesi son derece ilginçti. Yakın geçmişte bu tip başka bir olay olmadığı için nasıl bir yaptırım olacağı (tabi bir yaptırım olacaksa) da bilinmiyor. Penaltı noktası zarar gördüğü için topu 20 cm sağa veya sola koyma şansınız yok. Orayı bir şekilde kullanılır hale getirip topu o noktaya dikmek zorundasınız.

Sonuçta Beşiktaş'ın havlu attığı ve tüm ibrelerin Fenerbahçe lehine döndüğü bir akşam oldu. Haftaya Ali Sami Yen'de Galatasaray'ın Bursa'yı yenmesi Fenerbahçe'yi lider yapabilir. Kasımpaşa-Fenerbahçe maçı Pazar saat 15:00'te, Galatasaray-Bursa saat 19:00'da. Fenerbahçe'nin Kasımpaşa'yı yenmesi halinde iki takım da çok farklı duygularla sahaya çıkacak.

18 Nisan 2010 Pazar

Maç Manyağı Olmak

Sadece Türkiye'de değil, Ingiltere, Ispanya, Almanya liglerinde de kıran kırana bir durum söz konusu. Durum böyle olunca, bir Cumartesi gününün tamamını televizyon başında rahatlıkla harcayabiliyorsunuz.

Gün saat 14:45'te Mancherster derbisi ile başlıyor. 50.000 binden fazla taraftarının önünde şehrin mavili takımı, kırmızılı takıma karşı diş geçiremiyor. Ilk devre Old Trafford'da oynanan maçta olduğu gibi yine kırmızılı takım son dakikada golü atıyor ve akşamki Tottenham-Chelsea maçını beklemeye başlıyor. Fotograftaki gol sevinci de sanırım derbi şerefine. Zira kaptanın her gol atan oyuncusunu bu şekilde öptüğünü sanmıyorum.

Akabinde, 16:30'da bu sefer Almanya ligi maçları başlıyor. Schalke evinde 3-1 galip gelirken lig lideri Bayern'in 2 saat sonra içerde 7 gol atacağını bilmiyor. Schalke 3 hafta önce kendi sahasında 10 kişi oynayan Bayern'i nasıl yenemediğini bu hafta içi çok kereler düşünmeye devam edecektir.

19:00'da yaralı Galatasaray, hafta içi kupada Fenerbahçe'ye zor anlar yaşatan, son 3 lig maçında gol yemeyen Manisa'da sahaya çıkıyor. Bir önceki hafta protestolarla gündeme damga vuran Galatasaray taraftarı kendine ayrılan kısmı hınca hınç doldurmuş. Kaptan Arda'ya zeytin dalı uzatıp onu tribüne çağırıyorlar ama kaptan küskün, travmayı hala atlatamamış. Bu taraftar-futbolcu-yönetim-protesto karesinin bir hafta da konuşulacağını gösteriyor. Maçı 2-1 kazanarak uzun zamandır deplasmanda kazanamama alışkanlığını kırıyor Galatasaray. Bu akşam oynanacak olan derbiyi daha bir keyifli beklemeye başlıyor. Haftaya Ali Sami Yen'deki Bursa maçı artık daha önemli.

21:00'de Barcelona çıkıyor sahneye. Yine bir derbi, yine eski alışkanlıklar. Yeni olan tek şey Espanyol'un yeni stadı. Puan durumu ne gösterirse göstersin, sezonun kalan maçları nasıl olursa olsun, derbilerin alışkanlıkları değişmiyor. Arsenal'ın, Real Madrid'in, Inter'in yapamadığını yapıyor Espanyol. Bozuyor Barcelona'nın oyunu. Dani Alves'in 61'de kırmızıyı görmesi ile maç beraberliğe bağlanıyor. Bu akşam Real Madrid evinde Valencia ile oynuyor. Kazanırlarsa puan farkı 2'ye iniyor.

Biraz futbolu seviyorsanız ve Cumartesi günü çok önemli bir işiniz yoksa, rahatlıkla maç manyağı oluyorsunuz. Evdeki diğer bireylerden gelen çığlıklar, isyanlar ve küfürler de işin diğer yanı. Futbolcu olmak zor, futbol izleyicisi olmak daha zor..