4 Temmuz 2009 Cumartesi

10 Numara Problemler

Alex forma numarası olarak 20'yi tercih etse de aslında 3'ü de 10 numara. Oynadıkları (ve oynamadıkları) futbolla, attıkları gollerle, yaptıkları asistlerle taraftarın gözünde diğer futbolculardan farklılar. Bu kadar olay çıkaran Lincoln'e Galatasaray taraftarı hala "Lincoln Lincoln" diye tapıyorsa, Fenerbahçe Stadı'nda Alex Tribünü diye adlandırılan bir tribün varsa, ne kadar çok sakatlık yaşasa da çoğu Beşiktaş taraftarı Delgado'nun kalmasını istiyorsa bundandır işte.

Lincoln'un durumu malum. 2 yıldır 2 maç oynayıp, taraftarın ağzına bir parmak bal çalıp sonraki 5 maç kayıplarda. Devre sonuna gelinirken, tam devre arasında satılsa mı acaba yorumları yapılırken deplasmandaki 2 maçta 2 gol atıp 4 asist yaparak yerini sağlamlaştırdı. 2.devre ise yine aynı şekilde. 1 maç var, 3 maç yok. Ülkesine her gidiş dönüşü problem. Ama hiçbir zaman bu kadar abartmamıştı. Adnan Polat'ın "artık dönse bile Florya'dan içeri giremez" dediği ifade ediliyor.

Alex ise sadece geçtiğimiz sezon çok tartışıldı. Aragones'in sisteminin de etkisiyle eskisi gibi skora katkı yapamayınca, topsuz oyunda hiç olmadığı ortaya çıktı. Geçen sezonlarda da topsuz oyunda yoktu ama bir sezonda 20 gol atıp 15 asist yaptığınız zaman kimse topsuz oyunda ne yaptığınızı merak etmiyordu. Vatandaşı Lincoln gibi Alex de takımın sezon açılışına gelmedi. Geçtiğimiz hafta içinde yeni sezon hazırlıklarına başlayan Fenerbahçe'de Sportif Direktör Aykut Kocaman "Alex için söylenecek bir şey yok. Takım kaptanının zamanında burada olması gerektiğini düşünüyorum" diyerek postasını koydu.

Delgado ise geldiği günden bu yana sakatlıkları ve kırılgan yapısı ile dikkat çekti. Beşiktaş'ın bu sezon dışında zaten fazla bir başarısı olmadığı için ve takım halinde kötü oldukları için Delgado'nun istikrarsız performansı çok da göze batmıyordu. Bu sezon da aslında sol kanat olarak alınan Tello'nun mucizevi katkıları ve devre arasında çok tartışılarak alınan Yusuf'un maç kazandıran hamleleri olmasaydı, çifte kupaya giderken 10 numaranın bu kadar etkisiz performansı çok daha fazla konuşulurdu. Şimdi ise kasığından ameliyat olması gerektiği açıklanan Delgado'nun bu durumda 4 ay gibi bir süre takımdaki yerini alamayacaği söyleniyor. Fenerbahçe'nin bir dönem Fabio Luciano'ya yaptığı gibi sözleşme dondurma yöntemini kullanarak yeni bir 10 numara almak istediği son günlerin en popüler haberlerinden.

Ne 10'larla oluyor, ne 10'larsız... Bakalım 3 büyükler 10 numara problemlerini nasıl çözecek...

2 Temmuz 2009 Perşembe

Gazeteler ve Bomba Transferleri

Çok değil, bundan en fazla 1-2 sene önce bomba transfer haberleri sadece düşük tirajlı spor gazetelerinde olurdu. Haziran ya da Temmuz aylarından birinde tatile gittiyseniz ve sabah kahvaltısında biraz neşelenmek istediyseniz; Pas, Fotomaç, Fotogol gibi gazetelerden birini alırdınız ve okurdunuz. Aynı sayfada 5 dünya yıldızını da Türkiye'ye getireni vardı, aynı oyuncuyu farklı sayfalarda 2 değişik takıma transfer eden de. Manşetler de genelde hep klişe manşetlerdi :

* Baptista Aslan oldu
* Halil müjdesi
* Geremi Kartal gibi
* Tuncay'ın yerine Rommedahl
* Makalele Beşiktaş'a mesaj gönderdi

Bu gibi bomba transferlerin yanında günde ortalama 10 oyuncunun transfer ihtimalini yazan bu gazeteler, daha sonra bu 10 oyuncudan bir tanesinin transferinin gerçekleşmesi halinde "önce biz yazmıştık" diye manşet atarlardı.

Işte 1-2 yaz öncesine kadar sadece 2-3 ufak spor gazetesinin yaptiği haberleri bugun Hürriyet, Milliyet, Vatan, Sabah gibi gazetelerde görmek beni şaşırtıyor. Işin trajik kısmı ise, bizim büyük gazetelerin bu haberleri yaparken çoğu zaman yurt dışındaki düşük tirajlı spor gazetleri ile tabloid gazeteleri kaynak göstermesi.

Olaya bir başka açıdan bakarsak, artik bütün gazetelerin bu tip bomba transfer haberleri ile dolup inandırıcılığını kaybetmesi kuluplerin işine yarıyor. Bilinçli, bilinçsiz nerdeyse tüm taraftarlar gazetelerde okudukları transfer haberlerini doğrulamak için takımlarının resmi web sayfalarına gidiyorlar. Bu da kuluplerin web sayflarının ziyaret edilme sayısını bir hayli arttırıp, o sayfalara daha fazla reklam konulmasını sağlıyor.

30 Haziran 2009 Salı

Mesut Özil

Almanya'nın Ingiltere'yi 4-0 yenerek şampiyon olduğu U21 final maçında 2 asist yapıp 1 gol atarak geceye damgasını vuran oyuncu Mesut Özil oldu. Bir dönem Mehmet Scholl'umuz vardı Almanya'da. Bildiği Türkçe kelimelerin sayısı 10'u geçmezdi, Almanya milli takımında oynardı ama en sevdiğimiz Türk oyuncudan daha Türk'tü bizim için.

1988 doğumlu Mesut da aynı yolda ilerliyor. Fatih Terim ve Joachim Löw tarafından yapılan milli davetlerden "kendimi buraya ait hissediyorum" diyerek Löw'ünkini tercih eden Mesut Avrupa'da başarılı oldukça biz de millet olarak kendimizi başarılı olmuş sayarız...

29 Haziran 2009 Pazartesi

2 Avans 3'te Biter

Ispanya-Brezilya finali olmayınca kırılan hevesler sanırım dünkü maçın başlaması ile birlikte tavan yaptı. Vur-Kaç taktiği ile oynayan ve yine rakibinden çok koşan Amerika içeri 2-0 önde de girse Brezilya'nın Ispanya gibi teslim olmayacağını tahmin ediyordum. Nitekim daha 46.dakikada gelen golle birlikte Brezilya kendini buldu ve ikinci yarıda biri sayılmayan toplam 4 gol atarak kupayı kaldırdı.

Her ne kadar maçın adamı Kaka olarak seçilse de bence Gilberto Silva'nın Brezilya'ya yaptığı katkı Kaka'yı gölgede bırakabilir. 62'si olumlu toplam 73 pas ve 11,354 km kat edilen mesafe. Maicon'la toplam 42 pas yaparak Brezilya'nın ataklarının başlama noktası oldu Gilberto Silva.

Fakat daha 2 hafta önce Real Madrid'e çılgın bir bonservisle tranfer olmuş, popülaritesi zirve yapmış golcü Kaka varken işçi Gilberto Silva'nın maçın adamı seçilmesi zaten düsünülemezdi. Aynı Kaka maçtan sonra yaptığı giydiği "I Belong to Jesus" tişörtü ile "Isa'nın Atletleri" (Atletas de Cristo) kampanyasının promosyonunu yaparak bir kez daha gündeme damgasını vurdu.