26 Mart 2010 Cuma
25 Mart 2010 Perşembe
Gerginlikten Beslenmek
Galatasaray-Fenerbahçe maçlarının her seferinde gerginlikten beslendiği herkes tarafindan bilinen bir gerçek. Zaten bu kadar gergin geçmese dünyanın sayılı derbilerinden biri olmayi başarmazdı. Aradaki rekabet, yarışma ve kavga sayesinde bu kadar prim yapıyor, bu kadar seyirci çekiyor. Teknik olarak baktığınız zaman Fenerbahçe-Beşiktaş ve Galatasaray-Beşiktaş maçları da aynı oranda önemli ama o maçlarda hiçbir zaman Galatasaray-Fenerbahçe maçı havası yaşanmıyor. Fenerbahçe Stadı’nın yenilenmesiyle birlikte Galatasaray’ın orda bir puan dahi alamamasının önemli sebeplerinden biri bu. O stattaki baskı, taraftar tacizi ve bu gerginlike 10 numara motive olmuş bir Fenerbahçe.
Kadıköy’deki maçlardan önce hiçbir zaman “itidal” çağrıları yapılmaz. Çünkü sessiz, sakin geçecek bir Fenerbahçe-Galatasaray maçında Fenerbahçe takımının alışılmış Galatasaray maçı temposunda oynaması bence mümkün değildir. Galatasaray takımının zaten mental olarak 1-0 mağlup çıktığı o zeminde biraz da tansiyon olduğu zaman zaten maç çoğu zaman başlamadan bitmiş oluyor. Ali Sami Yen’deki maçlarda ise genelde aynı etki olmuyor. Ali Sami Yen’in atmosferi yabancı takımlara (5 yılda 1 ortalamayla o atmosferi tattıkları için) cehennem gelirken, Fenerbahçe ve Beşktaş gibi takımlara artık sıradan geliyor. Ne zaman ki Galatasaray da Fenerbahçe gibi sahaya yakın tribünlü ve 45-50.000 kişilik yeni stadına geçer, o zaman aynı etkiyi yaratır. Ali Sami Yen’deki maçlardan önce her zaman tarafların sakin olması için çağrılar yapılır. Galatasaray taraftarı genelde bu tuzağa düşmez ve maçı germek için elinden geleni yapar. Burda amaç, ortamı mümkün olduğu kadar gerip misafir takım oyuncularının konsantrasyonunu bozmaktır.
Özhan Canaydın’ın vefatının derbi öncesine denk gelmesi düzenli itidal cağrıları yapan ekibin işine geldi. Özhan Canaydın’ın centilmenliği gündeme getirilip maçın kolkola izlenmesi gerektiğini bile söyleyenler oldu. Bütün bunların yanında Fenerbahçe taraftarı dün akşamki maçtan önce yapılan saygı duruşunda Özhan Canaydın’ı çılgınca alkışlayarak Mehmet Demirkol gibi bazı yazarların tüylerini diken diken etmiş. Maçın devamında, gollerden sonra Galatasaray’a edilen küfürler de Galatasaray taraftarının büyük çoğunluğunun tüylerini diken dilen etti. Hem Özhan Canaydın üzerinden sakinlik çağrıları yapıp hem de maçın içinde sürekli küfür etmek biraz iki yüzlülük gibi geliyor.
Zaten bence işin doğrusu sakinlik çağrısı yapmamaktır. Derbi dediğin gergin, yüksek tansiyonlu bir kavramdır. Insanları öldürmeden, fiziksel olarak yaralamadan yapılabilecek tüm taşkınlıkların yapılması gerektiği. Yoksa tadı olmaz. Acısız Adana gibi olur...
23 Mart 2010 Salı
Canaydın
Pankreas kanserine yakalanan hastaların en iyisi 6 sene yaşar derlerdi, Özhan Canaydın 2,5 sene mücadele edebildi. Bazılarına göre Galatasaray ve Aslantepe ile uğraştığı için kanser oldu. Zaten hastalığı ortaya çıktıktan kısa bir süre sonra başkanlığı bırakmıştı. Galatasaray sevgisi sonsuzdu lakin diğer Galatasaray sevenlerle çok kereler kavgalar etmişti.
6-0'lık maçta Aziz Yıldırım'ı tebrik etmesi (kimilerine göre edilen küfürleri susturduğu için, kimilerine göreyse skordan dolayı) üzerine Fenerbahçe camiasının da favori başkanlarından biri haline gelmişti. Bugun Fenerbahçe resmi sitesinde çıkan 3 tane Canaydın haberi de bunu dogrular nitelikte zaten.
Bir dönem Ali Sami Yen'deki maçların ilk 5 dakikaları sessiz geçerdi. Çok "sulu" Galatasaray-Fenerbahçe maçındaki olaylar da Canaydın ve yönetimine protesto amaçlıydı. Ama bütün bunların yanında Galatasaray'ın kurtuluşu ve geleceğinin teminatı olacak Aslantepe projesinin baş mimarı oldu.
Galatasaray Lisesi'nde ögrenci olarak başlayıp, sporcu ve yönetici olarak devam edip, başkan olarak tamamlanan bir hayat oldu onunki. Baştan sona sarı kırmızı. Mekanı cennet olsun...
Etiketler:
futbol
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)