Çok enteresan bir maçtı. Yağan yağmurun miktarı mı çok fazlaydı yoksa İnönü Stadı'nın direnajı mı çok zayıftı anlayamadık. Özellikle sahanın kanat bölümlerindeki su birikintileri futbol oynamaya hiç izin vermedi. Buna rağmen maçtan önce fazla gol olmaz diye düşünenlere inat tam 5 tane gol oldu. 5 golün 4'ünün son 35 dakikada olmasında ağır sahada yoruldukları için mücadele gücü düşen futbolcuların da payı var aslında.
Yaptığı en iyi iş savunma ağırlıklı kadrolar çıkarıp oyunu kilitlemek olan Mustafa Denizli, 76'da sakatlanan Ferrari'nin yerine kulübedeki Ismail'i değil de Yusuf'u tercih edince kendi sonunu hazırlamış oldu. Öyle bir zeminde (hem de 75 dakika oynandıktan sonra biraz daha ağırlaşmış haldeyken) en büyük becerisi top sürüp adam geçmek olan Yusuf'un oyuna girmesi takım mağlupken dahi tartışılabilecek bir tercihti. Ama takım 2-1 öndeyken ve kulübede Ismail gibi bir savunmacı dururken Yusuf'u alıp son 15'te 2 tane gol yemek tam bir rezalet.
Bunların dışında Beşiktaş'ın hem 1.golünde hem de penaltısında hakemin katkıları, Bursa'da Sercan'ın halı saha maçı yaparcasına kaçırdığı goller, parasının %30'unu Beşiktaş'ın ödediği Zapo'nun galibiyet golünü atması ve Nihat'ın gün geçtikçe düşen performansı maçın diğer ilginç noktalarıydı.
Son olarak, büyük bir günah işleyen Tabata'nın (Mustafa Denizli'nin onu bu kadar ısrarla oynatmamasının başka bir açıklaması yok) sonunun ne olacağını da merakla bekliyoruz...