3 Temmuz 2010 Cumartesi

Hollanda:2-1:Brezilya

Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime
Titrerim mücrim gibi, baktıkça istikalime
Perde-i zulmet çekilmiş, korkarım ikbalime
Titrerim mücrim gibi, baktıkça istikbalime...

2 Temmuz 2010 Cuma

Çeyrek Final


İki günlük dinlenmenin ardından maçlar kaldığı yerden devam ediyor. 2 tanesi bugün, 2 tanesi de yarın olmak üzere önümüzde 4 tane çeyrek final maçı var. Kura çekimi ve ilk turda dökülen Avrupa takımları sayesinde 4 maçın sadece 2 tanesi izlenecek düzeyde.
Bugün saat 17:00'deki Hollanda-Brezilya bu maçlardan ilki. Her turnuvada gönülleri fetheden ama çeyrek finalden öteye gidemeyen portakallar kupanın (bence) favorisi Brezilya karşısında. Hollanda'da Robben iyileşti ama Brezilya'da Elano iyileşemedi. Yine Kaka önderliğinde ve L.Fabiano silahıyla oynayacaklar.
Bu gecenin maçı Uruguay-Gana ise bir çeyrek finale hiç yakışmıyor. Gerçi 2002'de Türkiye de Japonya ve Senegal'le oynarken muhtelen aynı şeyleri de bizim için söylüyorlardı. Adı dünya kupası olunca insan hep Brezilya, Arjantin, Almanya, Ingiltere, Ispanya, Italya vs oynasın istiyor, napalim..
Yarın da aynı şekilde 17:00 maçı Arjantin-Almanya ve belki de kupanın en sıkı maçlarından biri olacak. Messi önderliğinde Arjantin mi yoksa Mesut önderliğinde Almanya mı merakla bekliyoruz. Gece maçı ise Ispanya için rahat geçer. Aktif dinlenmelerle yarı finale giderler.
Benim tahminlerim Brezilya, Uruguay, Arjantin ve Ispanya. Bu dört takımın yari finale gelmesi kolay olur. Ama Almanya dışında yarı finale başka bir takım giderse işte o zaman olay olur...

1 Temmuz 2010 Perşembe

Yeni Sezon Topları

Galatasaray henüz yeni sezon çalışmalarına başlamadı. Fakat sezonu 1 hafta önce açan Beşiktaş ve Pazartesi günü sahaya inen Fenerbahçe'nin idmanlarında kullandığı Nike toplar sanki yeni sezonun topları olacak gibi gözüküyor. İçinde bu kadar çok kırmızı rengi barındıran bir topla Kadıköy'de oynamak Aziz Yıldırım'a biraz ağır gelir ama bakalım...

30 Haziran 2010 Çarşamba

Ikinci Turun Ardından

Itiraf etmem gerekirse dün akşamki maçta favorim Portekiz'di. Grup maçlarında tökezleyen Ispanya'nın artık devrinin kapandığını düşünüyordum ve C.Ronaldo'nun artık milli takımlar düzeyinde tarih yazacak bir maçı olması gerektiğini sanıyordum. Ama Ispanya yine sinir bozucu pas trafiğiyle bütün planları alt üst etti.

Portekiz dün akşamki maçla birlikte bu kupada toplam 4 maç oynadı. 4 maç sonunda attıkları gol sayısı 7, yedikleri gol saysı 1. Ama 4.maçın sonunda ülkelerine geri dönüyorlar. Ömer Üründül'ün de dediği gibi futbol gerçekten çok enteresan. C.Ronaldo da bir kez daha milli takım düzeyinde bir kıvılcımdan öteye geçemedi. K.Kore maçındaki oyunu konuşmaya gerek yok. Bu G.Dos Santos'un Türkiye'de oynadığı en iyi maç olan Kasımpaşa maçını baz alıp yorum yapmak gibi bir şey olur.

Dünkü maçın ardından ilk defa bugun ve yarın maç yok. 2 günlük dinlenmenin ardından Cuma ve Cumartesi günleri çeyrek finaller başlıyor. Uruguay-Gana maçı dışında 3 maç da heyecan verici. Şüphesiz en iyi maçlar Arjantin-Almanya ve Brezilya-Hollanda olacak. Messi mi Mesut mu, Kaka mı Robben mi ? 2 gün sonra...

29 Haziran 2010 Salı

54'te 122

Pazar günkü hakem facialarından sonra dünün maçları sakin geçti. Güne başlarken kağıt üstünde Hollanda ve Brezilya'nın çeyrek finalde karşılaşacağı konuşulurken iki maç sonunda da herhangi bir sürpriz çıkmadı.

Elano'nun Portekiz maçında oynamamasının sebebini dün akşamki maça kadar dinlenmek olduğunu sanıyorduk lakin Elano dün de oynamadı. Acaba Dunga Elano'yu Hollanda maçına mı saklamak istedi bilinmez. Kupaya başlarken en büyük favorim olan Brezilya dolu dizgin yoluna devam ediyor. 3 grup maçında sadece 2 gol yiyen Şili'yi 3 golle geçip en az 3 tane de net pozisyon kaçırdılar.

Hollanda'da ise Robben'in dönüşünün takıma sağladığı yararlar yadsınamaz. Brezilya ile çeyrek finalde oynayacak olmaları çok büyük bir dezavantaj. Dünyanın neresinde olursa olsun turuncuları çekip gelen taraftarları görmek büyük renk katıyor. Sarı tribünlerle turuncu tribünlerin birbirine karıştığı bir maç olacak Cuma günü.

Son bir not da Vittek için. Fenerbahçeli Stoch ve Beşiktaşlı Holosko kupayı bir asist dahi yapamadan bitirirken Ankaragücü'nden Vittek 4 golle gol krallığında önemli bir yere geldi. Muhtemelen Higuain veya David Villa bu ünvanı onun elinden alacaklar ama olsun. Şu ana kadar oynana 54 maçta atılan 122 golün 4 tanesi Vittek'ten geldi.

27 Haziran 2010 Pazar

Aykut Kocaman

Fenerbahçe'de türlü Bizans oyunları ve yıldırma politikalarının ardından Daum'a 2,4 milyon euro tazminat verildikten 12 saat sonra yeni teknik direktör açıklandı. Geçen sezon sportif direktör olarak çalışan Aykut Kocaman artık Fenerbahçe'nin teknik direktörü oldu. Önceki yıllarda aynı denemeyi Rıdvan Dilmen'le yapmışlardı ama 8-10 maçlık bir periyot sonunda arka arkaya gelen beraberlik Rıdvan Dilmen'in kovulmasına sebep olmuştu.

O zamandan bu zamana kadar köprünün altından çok sular aktı. Aslında bir aktığını sanıyorduk ama bu son Daum'un kovulması olayı gösterdi ki çok da fazla şeyler değişmemiş. Daum'u tazminat vermeden göndermek için olmadık hamleler yapan, rezil olmayı göze alan yönetime Allah yardım etti de Daum 2,4 milyon euro'sunu alıp gitmeye razı oldu. Eğer Daum 6,4 milyon euro'mu almadan gitmem deseydi ne yapacaklardı ? Ya bütün türükdüklerini yalayıp Daum'un istediği 6,4 milyon euro'yu vereceklerdi ya da Daum'a yeni yardımcılar getirip onunla en azından 1 sene daha devam edeceklerdi. Yazın ortasında kovulmaktan beter edilmiş bir teknik direktörle ne başarı sağlanır onu görecektik biz de.

Daum gitti, Aykut Kocaman geldi. O Aykut Kocaman ki geçen sene Daum'un üstünde çalışmış ve kesinlikle Daum'un yerinde gözü olmadığını söylemişti. Şimdi çıkıp birileri Aykut Kocaman o koltuğa oturmak için yerli futbolcuları organize etti, takımın gidişatını etkiledi derse ne olacak ? Olaya bir başka yönden bakarsak; Fenerbahçe yönetimi şimdi boşalan sportif direktörlük görevine birisini getirecek. Ya bu yeni gelecek kişi de seneye Aykut'un yerine göz dikerse ? Evli bir adamı ayartıp, karısını boşatıp sizi almasını sağlarsanız, aynı adamın ilerde başka bir kadın için de sizi boşamayacağını nasıl bilebilirsiniz ?

Herkesin kendi Guardiola'sını yaratmaya çalıştığı bu günlerde Aykut Kocaman'ın o koltuğa oturması bir çok yönden iyi aslında. "Niye bizden böyle adamlar çıkmıyor" klişesini yıkmak için birebir. Fatih Terim'i bir yana koyarsak; Ertuğrul Sağlam, Abdullah Avcı, Şifo Mehmet'ten sonra Aykut Kocaman da hatırı sayılır bir teknik direktör olabilir. Ama Türkiye'deki basın ve Fenerbahçe'de artık yavaş yavaş çıkmaya başlayan Aziz Yıldırım karşıtları bu yoldaki çetin engeller olacaktır.

Bir de Aykut Kocaman'ın futbolculuk zamanındaki hizipçiliği geliyor akıllara. Meşhur "Sakaryalılar Grubu"nun Oğuz ve Aykut zamanına dayandığını unutmamak lazım. Bugune kadar gelen yabancı hocaların hep yabancı futbolculara kıyak geçtiği söylenirdi Fenerbahçe'de. Bu sene hiç olmadığı kadar Türk oyunculara kıyak geçildiğini görebiliriz.

Ne diyelim, Türk futboluna hayırlı olsun...