8 Mayıs 2010 Cumartesi

Hafta Sonu / Sezon Sonu

Koca bir sezon nerdeyse geride kaldı. Ispanya Ligi dışında tüm büyük liglerde şampiyonluk yarışı son 4-5 haftaya kadar ikiden çok takımla sürdü. Sadece Ispanya'da Barcelona ve Real Madrid'in puan rekorları kırarak yarattığı uçurum ordaki heyecanı biraz söndürmüş gibi gözükse de sadece bu iki takımın kıyasıya rekabeti bile güzeldi.

Bugün ve yarın oynanacak maçlarla Ingiltere, Türkiye ve Ispanya liglerinin şampiyonları belli olacak. Ingiltere ligi zaten resmi olarak son maç. 1 puan farkla önde olan Chelsea evinde Wigan'ı yenerse şampiyon. M.United isterse daha önce Chelsea'nin 7 tane attığı Stoke'a 17 tane atsın. Chelsea'nin puan kaybını beklemek zorunda. Turkcell Super Lig'de Bursa'nın hükmen kazandığı haftada Fenerbahçe'nin beraberliği dahi Bursa'yı şampiyon yapar. Zira her iki takımın da son hafta evlerinde oynayacakları maçları kaybetmeleri çok zor. Dolayısıyla Fenerbahçe yarın kazanırsa şampiyon olur, kazanamazsa ikinci bir Denizli faciası olur. Ve Ispanya. Şampiyonlar Ligi'ne gitmek için kazanmak zorunda olan Sevilla, evinde Barcelona'yı ağırlıyor. Olası bir beraberlik dahi kalan 2 kolay maçını da kazanacak olan Real Madrid'i şampiyon yapar. Barcelona'nın bu akşam alacağı bir galibiyet ise Guardiola'yı bir kez daha zirveye çıkarır.

Almanya ve Italya liglerinde ise zaten şampiyonlar belli oldu gibi. Almanya'da Bayern Munih 17 farkla kaybetmezse şampiyon. Italya'da ise son 2 haftada hep iddasız takımlarla oynayacak olan Inter ve Roma. Rahatsız Mourinho'nun 3'te 3 yapma yolunda bu iki maçta herhangi bir kayba uğrayacağını düşünmüyorum.

Iste düğümlerin çözüleceği haftadaki bazı naklen yayınlar ;

8 Mayıs Cumartesi
16:30 H.Berlin-B.Münih / TRT Haber
20:00 Galatasaray-Antalyaspor / Lig TV
22:00 Real Madrid-A.Bilbao / NTV Spor
22:00 Sevilla-Barcelona / NTV

9 Mayıs Pazar
16:00 Roma-Cagliari & İnter-Chievo / NTV Spor
18:00 Manchester United-Stoke & Chelsea-Wigan / Spormax
20:00 Ankaragücü-Fenerbahçe / Lig TV

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Istemek ya da Istememek

Iste butun mesela buydu. 27 yıldır bu kupayı kazanamayan Fenerbahçe, başkanlığı süresince 6 tane kupa finali kaybeden Aziz Yıldırım ve geçen sene Beşiktaş taraftarının yaşadığı çifte kupa sevincini yaşamaya çok yakın milyonlarca taraftar. Öte yanda ligdeki iddiasını haftalar önce kaybedip uzunca bir süredir kupaya konsantre olan Trabzonspor.

Maçın ilk dakikasıyla birlikte bu kupayı daha çok isteyenin Trabzon olduğu çok açık ve net bir şekilde görülüyordu. Sadece Umut Bulut'un kaçırdığı 4 net gol pozisyonu, Colman'ın direkten dönen topu ve diğer Trabzon atakları. Buna karşılık 75 dakikada sadece golün olduğu pozisyonda tehlike yaratan bir Fenerbahçe. Emre etkisiz, Bilica kontrolsüz, Lugano kötü gününde, Güiza üzgün. Bütün bunlara bir de beklenen pasları atamayan Alex'i ekleyince zaten mağlubiyet kaçınılmazdı Fenerbahçe için. Trabzon ise tüm yönleriyle bu maça çok fazla hazırdı. Alanzinho önderliğinde Umut, Burak ve Colman'la çok zorladılar Fenerbahçe'yi.

Maçı Fenerbahçe kazansa fazlasıyla haksızlık olacaktı. Maçın saat 15:45'te başlaması ve maç oynanırkenki sıcak futbolcuların yüzlerine yansıyordu. Ama sanki Fenerbahçeli futbolcular biraz daha yıprandılar bu ortamdan. Fiziksel yıpranmaları 24 saat içinde geçecektir ama mental yıpranmalarının takımı ne denli etkileyeceğini Pazar günü Ankara'da göreceğiz...

4 Mayıs 2010 Salı

Otobüs

Sadece 1 gece kalınacak olan Şanlıurfa'da kullanmak üzere Samandıra'da park halinde olan otobüsü göndermek niye acaba ? Şanlıurfa'da havalimanı-otel, otel-idman sahası, otel-stat ve stat-havalimanı arasında kullanmak üzere bir tane yerel otobüs bulmak çok mu zor ? Trabzonspor, mesela, Tatlıses'in bir otobüsünü tutmuş. Yani en azından havalimanından otele öyle bir otobüs götürmüş takımı.

Takım olma yolunda Aziz Başkan'dan ince hareketler bunlar...

3 Mayıs 2010 Pazartesi

Deplasman Zaferleri

Turkcell Süper Lig'i de içine kattığımız zaman Avrupa'daki 4 büyük ligdeki şampiyonluk yarışına yön veren hep deplasman zaferleri oldu bu sene. Türkiye dışında Ispanya, Ingiltere ve Almanya liglerinde deplasman takımları ligdeki en önemli rakiplerini kendi evlerinde yenerek şampiyonluğa koşuyor.

28 Mart'ta Fenerbahçe, Ali Sami Yen'de Galatasaray'ı Selçuk'un 35 metreden attığı füze (!) ile yenmeyi başardı. Bu maçtan önce 52 olan puanını 55'e çıkaran Fenerbahçe, 53 puanda kalan Galatasaray'ı yarışın dışında bırakacak en önemli darbeyi vurdu.

Bir sonraki hafta hem Ingiltere'de hem de Almanya'da çok kritik maçlar oynandı. Ingiltere'de M.United'ın 72, Chelsea'nin 71 puanla girdiği 32.haftada karşılaşan iki ekibin mücadelesinde 3 puan deplasmanda 2-1 kazanan Chelsea'nin oldu. Aynı şekilde Almanya'da 28.hafta oynanıyordu ve Schalke 58 puanla liderdi. Veltins Arena'ya 56 puanla gelen B.Munich uzun süresini 10 kişi oynadığı maçı 2-1 kazanarak Schalke'yi liderlikten etti.

Ve 10 Nisan 2010. Bütün dünyanın izlediği maçta Barcelona, Real Madrid'i 80.000 taraftarının önünde aciz durumda bıraktı. Son 10 dakikasında Real Madrid futbolcularının yaptığı çirkef hareketler derbi tarihine geçmeye adaydı. Iki takımın da 77 puanda olduğu bu haftada sonra puan farkını 3'e çıkaran Barcelona hala Ispanya'daki en büyük şampiyonluk adayı.

Ezberleri bozan bu sezonda yukarda saydığım liglerde hala süprizler olabilir. Ama 4 büyük ligdeki 4 deplasman zaferinin gösterdiği nokta yadsınamaz. Hiçbir maç oynanmadan kazanılmıyor. Ligin sonuna doğru oynanacak maçları içerde oynamanın avantajı öyle büyütülecek kadar değil. Istemek, çok istemek gerekir...

2 Mayıs 2010 Pazar

Formalite Hafta

Zaten ilk ikide Fenerbahçe ve Bursa'nın olacağı geçen haftadan sonra belli olmuştu. 3 ve 4. sıraları da Galatasaray ve Beşiktaş'ın paylaşacağı da aleniydi. Fenerbahçe'nin de, Bursa'nın da evlerinde iyi oynadıkları bir sezonda birinin Eskişehir'e, diğerinin Kayseri'ye puan kaybetmesi zaten pek mümkün değildi.

Fenerbahçe 4 yıl aradan sonra gelen Alex frikiğiyle, Bursa da klasikleşen Ali Tandoğan ortalarından biriyle öne geçti. Hemen hemen aynı dakikalarda ilk golü bulan takımlar ikinci golleri de yine aynı zamanda buldu. Fenerbahçe 2,02'lik Ivesa'nın elinden kaçırdığı topla, Bursa da golcü kalecisi Ivankov'la skoru 2-0'a taşıyınca hafta zaten bitmişti.

Fenerbahçe biri hükmen olmak üzere toplam 8 maçtaki gol yememe alışkanlığını 9'a çıkardı. Öte yandan Bursa da en son 28.haftada gol yediği Antalya maçından sonra sırasıyla Gençlerbirliği, Gaziantep, Galatasaray ve Kayseri maçlarında hiç gol yemedi. Zirvedeki iki takımın da kalelerini bu denli gol kapaması sıralamadaki yerlerinin ne kadar haklı olduğunu gösteriyor.

Öyle gözüküyor ki ligin kaderini önümüzdeki hafta çizecek. Bursa'nın hükmen galibiyetle kapatacağı haftada Fenerbahçe'nın Ankara'da beraberliğe dahi tahammülü yok. Son hafta iki takım da evlerinde kağıt üzerinde zor takımlarla oynayacaklar ama bu hafta olduğu gibi son hafta da iki takımın da evlerinde puan kaybetmeleri imkansıza yakın.