Turkcell Süper Lig'i de içine kattığımız zaman Avrupa'daki 4 büyük ligdeki şampiyonluk yarışına yön veren hep deplasman zaferleri oldu bu sene. Türkiye dışında Ispanya, Ingiltere ve Almanya liglerinde deplasman takımları ligdeki en önemli rakiplerini kendi evlerinde yenerek şampiyonluğa koşuyor.
28 Mart'ta Fenerbahçe, Ali Sami Yen'de Galatasaray'ı Selçuk'un 35 metreden attığı füze (!) ile yenmeyi başardı. Bu maçtan önce 52 olan puanını 55'e çıkaran Fenerbahçe, 53 puanda kalan Galatasaray'ı yarışın dışında bırakacak en önemli darbeyi vurdu.
Bir sonraki hafta hem Ingiltere'de hem de Almanya'da çok kritik maçlar oynandı. Ingiltere'de M.United'ın 72, Chelsea'nin 71 puanla girdiği 32.haftada karşılaşan iki ekibin mücadelesinde 3 puan deplasmanda 2-1 kazanan Chelsea'nin oldu. Aynı şekilde Almanya'da 28.hafta oynanıyordu ve Schalke 58 puanla liderdi. Veltins Arena'ya 56 puanla gelen B.Munich uzun süresini 10 kişi oynadığı maçı 2-1 kazanarak Schalke'yi liderlikten etti.
Ve 10 Nisan 2010. Bütün dünyanın izlediği maçta Barcelona, Real Madrid'i 80.000 taraftarının önünde aciz durumda bıraktı. Son 10 dakikasında Real Madrid futbolcularının yaptığı çirkef hareketler derbi tarihine geçmeye adaydı. Iki takımın da 77 puanda olduğu bu haftada sonra puan farkını 3'e çıkaran Barcelona hala Ispanya'daki en büyük şampiyonluk adayı.
Ezberleri bozan bu sezonda yukarda saydığım liglerde hala süprizler olabilir. Ama 4 büyük ligdeki 4 deplasman zaferinin gösterdiği nokta yadsınamaz. Hiçbir maç oynanmadan kazanılmıyor. Ligin sonuna doğru oynanacak maçları içerde oynamanın avantajı öyle büyütülecek kadar değil. Istemek, çok istemek gerekir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder