15 Ekim 2009 Perşembe

Bilim Adamı

Hürriyet'in haberiymiş aslında, ben Milliyet'te okudum. Milli Takım'ın play-off maçlarına kalamadan elenmesi yüzünden, play-off maçlarının oynanacağı 13-14-15 Kasım haftasonunda ligde maç olmamasının Turkcell Super Lig'de karışıklığa yol açacağını belirtiyor haber. Federasyonun bu haftasonu için ya özel bir maç ayarlayacağı ya da ligi bir hafta öne çekeceğini iddia.

Bu boş hafta ile ilgili ne yapılacağı tamamen bu haber yazan bilim adamının fikri. Kesinlikle federasyondan bir yetkilinin fikri alınmış değil. Yine bu haberi yazan bilim adamı, o haftasonuna lig maçı konulması durumunda, play-off maçı yapacak milli takımlara gidecek oyuncuların durumunu hiç düşünmüyor. Sanıyorlar ki federasyon sezon başında fikstür çekiminden önce UEFA ve FIFA ile ortak hareket etmiyor, kafasına göre fikstür çekiyor. Türkiye, Afrika'ya gitme şansını kaybetti diye bu sezon diğer sezonlara göre erken biten ligi de uzatırlar belki (!)

Bu haberi yazan bilim adamı arkadaşta çok fazla suç yok aslında. Bunun gibi aslı astarı olmayan, saçma, spekülatif haberleri yazan gazetecilerin veya muhabirlerin olmadığı gibi, bu haberi yazanın da suçu yok. Suç, bu haberleri gazetelerin, tv kanallarının web sitelerine koyan/koyduran editör veya yazı işleri müdürlerinde.

Böyle bir haberi hem Hürriyet hem de Milliyet gibi iki gazetenin web sayfasına koyanları ayrıca tebrik etmek lazım...

14 Ekim 2009 Çarşamba

Bir Günde İki Erhan Telli

Bir muhabirin aynı günde bu denli iki önemli olayla gündeme gelmesi çok sık yaşanan bir şey değil. Habertürk muhabiri Erhan Telli, aynı günde hem Bursaspor başkanı Ibrahim Yazıcı'dan tokat, hem de Galatasaray Kulübü'nden kınama yedi.

Dün sabah www.galatasaray.org 'dan yansıyan ve direkt Erhan Telli ile gazete yönetimini hedef alan açıklamada Erhan Telli'nin yazılarında önce Milan kulübünden Frank Rijkaard'a "teklif getirtmiş", sözleşmesinin süresini "indirtmiş", Rijkaard'ın kafasının iyice karıştığına iman etmiş, "göz hapsine" aldırtmış, nihayet senaryosunun gerçekleşemeyeceğini idrak edince dünkü "haber"inde de "seneye Allah Kerim" diyerek niyetini iyice açığa çıkarmış olduğu yazıyordu.

Akşam gelen haber ise biraz daha hareketliydi. Erhan Telli'nin 13 Ekim tarihli "Istifa Ettim Mi Ki ?" başlıklı, yine % 100 spekülasyon kokan haberine istinaden Bursaspor başkanı Ibrahim Yazıcı (ve korumaları), dünkü basın toplantısı sonrası yakaladığı Erhan Telli'ye tokat, yumruk ve tartaklamadan oluşan bir darp olayı yaşatmış.

Habertürk ve TSYD hemen Ibrahim Yazıcı ve darp olayını kınarken Galatasaray Kulübü'nün sabah kınadığı "art niyetli haberler dizisi" hakkında en ufak bir yorumda bulunmaması kimseyi şaşırtmadı.

12 Ekim 2009 Pazartesi

Teşekkür

"Fatih Terim, hem kulüple kazandığı kupalarla, hem de Türk Milli Takımı'yla elde ettiği başarılarla Türk futbolu için yurt dışında büyük bir reklam yaptı. Her zaman büyük bir sevinçle hatırlıyorum, 42 yıl sonra Fatih hoca Türkiye'yi 1996'da yapılan Avrupa Şampiyonası'na götürdü. Tabii ki güzel hatıralar. Fatih Terim, Türk futbolu için çok şey yaptı. Sadece milli takım için değil, kulüpte de çalıştığı zaman büyük bir destek yaptı. Bu durumda bugün Fatih hocaya teşekkür etmek istiyorum. Her şey için, Türkiye futboluna destek verdiği için teşekkür etmek istiyorum. Türk futbolcuların gelişmesi için büyük çaba gösterdi. Birçok Türk futbolcusunun Avrupa'da oynayabilmesi için büyük destek oldu. O, futbolcular için de sadece hoca değil, baba, ağabey, zaman zaman arkadaş gibiydi."

Christoph Daum - Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı (!)

Lig Tv ve Spekülasyon

Lig Tv'den aynı günde, aynı anda, ana sayfadaki 5 tane farklı haber konulabilen kısımda 4 tane farklı milli takım teknik direktör adayı. Hiddink, Lucescu, Denizli, Daum. Nerden baksanız "pes"...




Terim'in Kellesi

Özellikle Galatasaraylı olmayan kesim tarafından yıllardır alınmak isteniyordu Terim'in kellesi. Açıklanan her aday kadro, kadroya alınmayan her futbolcu, kaybedilen her puan Terim hakkında yeni bir polemik malzemesi yapıldı. Hakan Şükür'ü kadroya almadığı için Galatasaray medyası tarafından kellesi alınan Ersun Yanal'a karşı Terim'in kellesini almak istedi rakip medya ama olmadı. Belki de oldu, sonuçta Terim istifa etti. Ama zaten Afrika'ya gidememenin faturasını üstlenip istifa etmesi bekleniyordu Terim'in. Sonuçta kolay oldu, olay olmadı.

Futbol dünyasını biraz bilen, rakamlardan biraz anlayan herkes bilir ki bugünün futbol piyasasında üst düzey takımları çalıştıran hocalar yıllık 100-200.000 Euro'ya çalışmazlar. Konu üst düzey milli takımlar için de aynıdır. Türkiye Milli Takımı bugun Afrika'ya gitme şansını kaybetse bile Avrupa futbolunda söz sahibi ve kuvvetli bir takımdır. Bir önceki Avrupa Şampiyonası'nda alınan başarı ve yarı finalde 20 eksikle Almanya'ya son dakikada kaybetmek bunun göstergesidir. Böyle bir turnuvadan sonra Dünya Kupası'na gidememek elbette ki başarısızlıktır ama bu Türkiye'nin kötü bir takım olduğunu göstermez. Birçok parametre vardır hesaba katılması gereken. Teknik kadro elbette önemlidir ama bunun yanında futbolcuların performansları, ligin kalitesi, rakiplerin durumu, futbol federasyonunun tutumu ve hatta evinizdeki maçlarda oynadığınız stadın zemini. Ama bizde her durumda bir tane sorumlu arandığı ve işin başındaki isim Terim olduğu için bu sefer giden (ya da gitmek zorunda kalan) onun kellesi oldu. Galatasaray'ın, Fenerbahçe'nin ve Beşiktaş'ın teknik direktörlerinin aldıkları paralar tartışılmazken; özerk bütçesi tüm bu takımların toplamından dahi büyük olan Türkiye Futbol Federasyonu'nun parasını ödediği Terim'in maaşı T.B.M.M görüşmelerine kadar gitti. Terim'in yerine gelecek hocanın maaşının Terim'inkinden ne kadar farklı olacağını göreceğiz. Hele hele tanınmış bir yabancı hoca gelmesi durumunda Terim'in maaşını mumla arayabiliriz.

Bütün bunlar olurken Terim'in hiç mi suçu yok peki ? Göreve geldiği 2005 yılından beri Milli Takım'ın başında 44 maça çıkmış Terim. Bu maçlarda 22 galibiyet, 16 beraberlik ve 10 mağlubiyet almış. Efsanevi geri dönüşlerin olduğu 2008 Avrupa Şampiyonası ve Bosna'nın çıkıp bizim çıkamadığımız Dünya Kupası Grup Elemeleri. Terim'in sahadaki başarısı (veya başarısızlığı) dışında bir de günlük hayattaki mizacı da kellesinin gitmesindeki etkenlerden bir tanesi. İstifasını açıklarken dahi söylediği "hesap vermek gibi bir şey kesinlikle söz konusu değil. sadece bir izahat olabilir" cümlesi aslında bir çok seyi gösteriyor.

Sonuç olarak elemeler bitti (gazozuna yapılacak Ermenistan maçı) ve Terim gidiyor. Oyuna ve takımına yaptığı kişisel katkılar, taktiksel katkılardan çok fazla olan Terim'in bundan sonraki dönemde bir kulüp takımı çalıştırması daha mantıklı gözüküyor. Yılda 10-11 maç yerine hafta 1-2 maç yapacak bir takımın başında olması Terim'i eski günlerine geri götürecektir.