Bu sene başında Rijkaard'ın aldığı kararla maçtan önce Florya'da kampa girme dönemi kapanmıştı. Avrupa'da zaten görmediğimiz bu uygulamayı Türkiye'de ilk defa uygulayan takım oldu Galatasaray. Maçtan bir gün önce yapılan son idmandan sonra futbolcular evlerine gidiyor, maç sabahı tesislerde buluşuyorlardı.
Futbolcu açısından bakıldığı zaman çok olumlu bir gelişme. Evli de olsa, bekar da olsa, ailesiyle de yaşasa, arkadaşıyla da yaşasa herkesin ilk tercihi kendi evinde, kendi yatağında uyumasıdır. Teknik direktör açısından baktığınız zamansa, hoca, maçtan bir gece önce futbolcuların gözünün önünde olmasını ister (en azından Türkiye'de istiyorlar). Ama zaten bu işten ekmek yiyorsanız ve ekmek paranızı çıkaracağınız en önemli günden bir gece önce kendinize bakmıyorsanız kaybetmeye mahkumsunuz. Dolayısıyla, motivasyonu çok yüksek, önemli maçlar dışında (ki o maçlardan önce yapacağınız kamp sadece o maç için ayrıca bir motivasyon kaynağı olabilir) maç öncesi kampa girmenin çok da gerekli olmadığını düşünüyorum ben de.
Rijkaard bu sene maç öncesi kamp yaptırmadı ama herhalde devre arası kamp yapılan Antalya'yı çok sevdi. Ligdeki Denizli maçından sonra Istanbul'a dönmeyip takımı direkt Antalya'ya geçiren hoca, bu sefer de hükmen kazanılacak Ankaraspor maçını fırsat bilip takımı yine Antalya'ya kaçırdı. 16'sına kadar Antalya'da kalacaklar, ordan Madrid'e.
Üç hedeften birinin gittiği bu dönemde ikinci hedefin de gitme olasılığı yüksek gözüküyor. Artık kabak tadı veren sakatlıklar ve zaman zaman Rijkaard'ın şaşırtan oyuncu tercihleri hem oyuncular hem de taraftarı sarsmış durumda. Bu üç günlük Antalya kampının "herkese" yararlı olmasını dilemekten ve 18 Şubat'ı beklemekten başka yapacak şey yok...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder