Ister evindeki 15 maçta 15 galibiyet al, ister her gelene 3-4 gol at, istersen çok kritik maçları son 30 dakikalarda çevir... Içerde Barcelona ile oynamadıysan bu istatistiklerin hepsi palavra. Ortalama %70 oranla topa sahip olan takımın pas trafiğini nasıl keseceğini bilemezsen 80.000 taraftarının önünde rezil oluyorsun.
2 hafta önceki Galatasaray-Fenerbahçe maçına çok benziyordu. Real Madrid taraftarı da takımlarının içeri performansına çok güveniyordu ve mutlak galibiyet bekliyorlardı. Ama Real taraftarı da 85.dakikada evlerine giderken muhtemelen kendi kaderlerine küfrediyorlardı.
Maçın yıldızı tartışmasız 2 asist yapan Xavi'ydi. Ilk golde Messi'ye attigi hafif aşırtma pas, ikinci golde Pedro'yu 30 metreden kaçırması spektakülerdi. Sergio Busquets gibi Maldonado'nun Katalan versiyonunun bile rakibi çıldırtacak derecede isabetli pas yaptığı bir ortamda Iniesta'nın ilk 11'de başlaması Real Madrid için tam bir kabus olurdu. Zaten Iniesta girdikten sonra, maçın son 15 dakikasında, Real Madrid'in çirkefliğe vurması da bu yüzdendi. 80.000 kişinin önünde, şampiyonluğu kaybederken rakibin 5'e 2 oynarcasına pas yapmasına tekme atmaktan başka yapacak bir şey yoktu.
Jubilesini yapan hakem Mejuto Gonzalez ise tam bir faciaydı. 30 saniyede bir çaldığı düdüklerle maçın temposunu düşürdü. Ilk 30 dakikada ona buna gösterdiği sarı kartlarla standardını kaybetti. Ilk yarim saatte gösterdiği sarı kartları maçın devamında da verse iki takım da 8'er kişi bitirirdi maçı.
Sonuçta Barcelona tarih yazmaya devam ediyor. Kendi altyapısından çıkardığı topçularla yakalamadığı başarı kalmayan Katalanları izlediğimiz için şanslıyız. Real Madrid taraftarının da artık yapacak fazla bir seyi yok. Malum, tecavüz kaçınılmaz.. Oynanan oyundan zevk almaya bakmak lazım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder