Mayıs'tan sonra ilk defa Ali Sami Yen'e gittiğimiz bir maçtı. Gelenler, gidenler, kenarda bekleyenler, şapkadan çıkanlar... Galatasaray'ın içerde oynadığı son maçtan farklı olan ne vardı diye soracak olsak cevap bulmakta zorlanabiliriz. Servet ve Gökhan Zan'ın henüz birbirlerine ısınamamış görüntüsü verdiren kademe hataları, Hakan Balta'nın bütün maçı sol bekte 30 m2 alan içinde geçirmesi, Ayhan'ın ısrarla enine oynaması, Baros'un tek forvette kaybolması taraftarın canını sıkan şeylerdi. Mustafa Sarp'ın düz bir oyuncu olmasına rağmen ön liberodaki mücadelesi ve gol kovalaması (ve hatta atması), Serdar Eyilik'in ters kanatta mükemmel oynayıp sağ ayağıyla içeriye "al da at" ortaları yapması, Linderoth'un oyuna girip sağ kanatta Sabri'den daha iyi oynaması, tüm kornerleri Arda'nın kullanması ve 2.maçında 2.asistini yapması ise taraftara umut verenler.
Maçın geneli orta yuvarlağın Galatasaray sahasındaki bölümü ile Tobol'un ceza sahası yayı arasındaki 35-40 metrede geçti. 20 tane oyuncu sürekli aynı bölgede kalıp maçın vasata dönüşmesini sağladı. Tobol'un amacı 65-70 dakika gol yemeden durup, son bölümde bir gol atıp üstüne yatmaktı ve kalecileri gol kurtardıkça onların da dirençleri arttı. Ilk yaridaki pozisyonlardan bir tanesi gol olsa maçın kalanı çok daha zevkli geçebilirdi.
Her ne kadar Arda'yı yeni 10 numara olarak tanıtsanız da Arda'nın bilinçsiz olarak sol kanada kaymasını engelleyemezseniz başarılı olamazsınız. Halbuki yeni bir forvet arkası oyuncusu alarak hem Arda'yı Arda yapan mevki olan kanada çekersiniz hem de dün akşamki gibi kapanan takımların kilidini açmak için 64 dakika duran top beklemezsiniz.
Taraftarın önüne çıktığı ilk maçta bu kadar güzel oynayan Serdar Eyilik'in kafa travması geçirerek oyundan çıkmasına ise söylecek söz bulamıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder